Yoğun çalışma tempona rağmen bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğin için öncelikle sana teşekkür ederiz.
Estağfurullah. Çok değerli bir işle meşgul olduğunuzu düşünüyorum ve bana da bu konudaki tecrübe ve fikirlerimi daha geniş bir kitleyle paylaşma fırsatı sunduğunuz için ben çok teşekkür ederim.
Büşra Tanrıverdi Özkan’ı bize anlatır mısın?
Büşra 2010 yılında başarı burslu olarak girdiği İstanbul Şehir Üniversitesi Psikoloji bölümünü 2015 yılında bölüm ikincisi olarak bitirdi. Üniversite hayatı boyunca pek çok kulüpçülük ve sosyal faaliyette yer aldı, ama esas odağı her zaman akademik çalışmalardı. Erasmus yaptığı sırada aldığı bir ders sayesinde beyin araştırmalarına merak saldı. Arkasından Belçika’nın Katolik Leuven Üniversitesi’nde bilişsel psikoloji alanında üç aylık bir yaz stajı yaptı ve ilk kez MATLAB ve programlama ile tanıştı. O stajdan itibaren, kendisini, Psikoloji denilince herkesin ilk aklına gelen klinik çalışmalardan ziyade bilişsel bilimler üzerinde uzmanlık yapmaya şartladı diyebiliriz. Aslında hedefi iyi düzeyde programlama öğrenmeden yüksek lisans veya doktora yapmamaktı ancak 2015 yazında, mezuniyetinden hemen sonra evlenmeye karar verince hızlı bir şekilde Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde başarı burslu olarak yüksek lisansa başladı. Bu süreçte programlama alanında kendisini istediği gibi geliştiremese de Koç Üniversitesi’nin sağladığı imkanların da yardımıyla New York Üniversitesi Bilişsel Psikoloji programında doktoraya kabul aldı. Şu anda hala programlama bilgisini geliştirmeye çalışıyor. Lisans son sınıftan beri de öğrenme, hafızanın pekiştirilmesi ve unutmaya yol açan faktörler üzerinde araştırmalarını sürdürüyor.
Doktoraya kabul aldıktan sonra akademik çalışmalarında karşılaştığın zorluklar nelerdi?
Aslında bir çok zorluk var ve bunların hepsi belli dönemlerde daha zor oluyor diyebilirim. Öncelikle, hem lisans hem yüksek lisans eğitimimi İngilizce olarak almış olmama rağmen doktoramda hala daha dil ile ilgili sıkıntılarla karşılaşıyorum. Dil sürekli geliştirmeniz gereken bir şey. Ben Toefl’dan veya IELTS’ten tam puan aldım, artık oldum diyebileceğiniz bir alan değil, zira dil yaşayan ve dönüşen bir şey. Üstelik o dili anadili olarak konuşan insanlardan hiç bilmediğiniz ifade biçimleri duyabiliyor ve ilk başlarda anlamakta zorlanıyorsunuz.
İkinci bir şey, şu an aldığım Psikoloji eğitiminin çok matematiksel oluşu. Ancak Türkiye’de benim bildiğim kadarıyla çok standart, sözel, matematikten neredeyse tamamen uzak bir Psikoloji eğitimi veriliyor. Özellikle benim gibi temel matematik eğitiminiz de iyi değilse, bu tür doktora programlarında zorlanmanız çok normal hale geliyor. Bu yüzden bilişsel psikoloji-nörobilim gibi alanlarda kendisini geliştirmek için benden tavsiye isteyen herkese mutlaka iyi düzeyde matematik (logaritma, türev, integral vb.) öğrenin diyorum.
Son olarak ve en önemlisi, programlama bilmemek beni çok fazla zorladı, hâlâ da zorluyor. Aslında bu konuda epey yol kat ettiğimi düşünüyorum. Ancak pek çok şeyi deneme yanılma yöntemiyle keşfederek öğreniyorum ve kod yazma mantığımı çok geliştiremediğimi hissediyorum. Daha erken dönemde biraz vakit ayırabilsem ve bilen birisinden temel kod yazma mantığını öğrenebilsem çok mutlu olurdum. Yaptığımız kompleks istatistiksel analizleri anlasam bile bunu bilgisayar ortamına taşımak ve o analizi bilgisayara yaptıracak olan kodu yazmak benim için çok vakit alan ve yorucu bir süreç hala daha. Bu konuda zamanla daha iyi bir noktaya geleceğimi umuyorum.
NYU’de laboratuvar ortamında çalışıyor musun, yaptığın deneylerde ne tür programlar kullanılıyor?
Benim içinde olduğum doktora programı her öğrencinin bir laboratuvarda düzenli olarak çalışmasını ve araştırma yapmasını gerektiriyor. Şu anda yaptığım deneyler bilgisayar ortamında belirli sözel ve görsel uyaranları katılımcılara gösterip onlardan bazı sorulara yanıt almak şeklinde ilerliyor. Bu işlemleri kendi yazdığımız kodlarla bilgisayara yaptırıyoruz. Topladığımız yanıtların analizlerini de yine bilgisayarda yazdığımız kodlar sayesinde yapıyoruz elbette. Ben mevcut araştırmalarımda MATLAB kullanıyorum, ancak farklı programlar da oldukça yaygın benim alanımda. Mesela labımdaki arkadaşım R kullanıyor. Python kullananların sayısı da oldukça fazla, hatta bazı derslerimizde Python kullanmamız isteniyor, dolayısıyla benim de yakın zamanda öğrenmem gerekecek. Sanıyorum şu an dünya genelinde sosyal bilimler alanlarında, özellikle Psikoloji’de en çok kullanılan bu üç program.
Yaptığın bilimsel araştırmalarda kodlama ve algoritmayı kullanıyor musun?
Evet. Bir önceki soruda da açıkladığım gibi araştırmalarımda, hem veri toplama hem de analiz aşamasında kodlama ve algoritmayı kullanıyorum. Birkaç ay içerisinde beyin görüntüleme tekniklerinden (fMRI) yararlanacağım bir araştırma projem başlayacak. Orada da benzer şekilde kodlama ve algoritmadan yararlanacağım. Psikoloji alanında kodlama ve algoritmadan nasıl yararlandığımıza gelirsek, genelde yaptığımız insan davranışını belirli hipotezleri göz önünde bulundurarak incelemek ve modellemek. Kendi araştırmalarımdan bir örnek verecek olursam, ben insanlar edindikleri bir bilgiyi nasıl uzun süreli belleklerine kaydediyorlar ve aradan zaman geçtikten sonra nasıl hatırlıyorlar sorusuna cevap arıyorum. Bu minvalde sorduğum sorulardan bir tanesi, “insanlar bir konsept hakkında detaylı bilgileri edindikten sonra konsepte dair genel çıkarımları nasıl yapıyorlar, ve ilerleyen dönemde hem konsept bilgisini hem de öğrendikleri detayları nasıl hatırlıyorlar?” sorusu. Dediğim gibi bu konuları çalışabilmek için bilgisayar ortamında bazı deneyler hazırlıyoruz. Katılımcılardan edindiğimiz verileri yine algoritma yardımıyla analiz ediyor ve belli modeller geliştirmeye çalışıyoruz. İnsan beyni aslında bu kompleks öğrenme ve analiz işlemlerini her gün, her an yapıyor, biz de beynin bunları nasıl yaptığını anlamaya ve modellemeye çalışıyoruz diyebilirim.
Daha önce kodlama biliyor olsaydın çalışmalarında daha az zorluk yaşar mıydın?
Kesinlikle! Bu yüzden her fırsatta ve platformda çevreme ve özellikle gençlere ama her yaştan insana daha fazla gecikmeden kod yazmayı öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Zamanında bilgisayar mühendisliği okuyan arkadaşlarım ve Leuven Üniversitesi’nde yanında staj yaptığım doktora öğrencisi arkadaşım beni bu konuda uyarmıştı ama hayatın o sıradaki akışı gereği bir şekilde kodlama öğrenmeyi geciktirdim. Bugünden 3-4 sene öncesine geri dönebilsem üniversitede seçmeli ders olarak mutlaka en az bir programlama dersi alırdım.
Öğrencilerimize ve velilerimize ne tür tavsiyelerde bulunursun?
“Bu matematik ve kodlama benim çocuğumun (veya benim) ne işime yarayacak, benim çocuğum (veya ben) sayısalcı değil(im)” düşüncesi maalesef bizde çok yaygın. Bu yanlışı ister istemez zamanında ben de yapmıştım. “Ben Psikoloji okuyacağım ne gerek var tüm bu integrallere” diye düşünmüştüm. Hayat beni öyle bir noktaya getirdi ki integrali güzelce anlayıp kavramadan bir adım daha ileri gidemem. Dolayısıyla hem velilere hem öğrencilere tek bir tavsiyem var: (öğrenciler için) lütfen ama lütfen Matematik ve programlama öğrenin. Bundan korkmayın, bundan çekinmeyin. Erken yaşta öğrenmeniz çok daha kolay. Her ikisi de analitik düşünme becerinizi çok fazla geliştirecek, emin olun. Belki bir test kitabı eksik bitirin, ama matematiksel düşünmeyi öğrenin. Basit matematiksel problemleri bilgisayarda kodlayıp bilgisayara yaptırmayı öğrenin mesela. Oynamayı sevdiğiniz türden oyunları kendiniz kodlamayı öğrenin. İnanın bunu yapabilmekten fazlasıyla keyif alacaksınız. Dahası, ilerleyen yaşınızda, kariyerinizde bunun çok faydasını göreceksiniz. Veliler, sizden bir kardeşiniz olarak ve aynı zamanda da uzman psikolog sıfatımla naçizane ricam, lütfen çocuklarınızın programlama öğrenmesi için onları teşvik edin. İnanın çocuğunuzun ileride mühendis olması gerekmiyor bu programları bilmesi ve kullanması için. Bir psikolog olarak fazlasıyla bu programlardan faydalanıyorum. Hangi alanda olurlarsa olsunlar, bu tür becerilere sahip olmak onları hep bir adım öne çıkartacak. Zira artık dünya öyle bir yere gidiyor ki bir noktadan sonra bu becerilere sahip olmak bir ayrıcalık değil bir gereklilik olacak.
Değerli vaktini ayırdığın için teşekkür ederiz. Çalışmalarında başarılar dileriz.
Çok keyifli bir röportajdı. Ben teşekkür ederim. Ayrıca böyle güzel bir projeyle gençlere ve velilere destek olduğunuz için ayrıca teşekkür ederim.